Bir değişim hissedilen; nedensiz, çaresiz, kabullenilen...
Amaaan varsın olsun böylesi, ne olacak ki her şey hissedilen ve yaşanılan değil mi ki zaten. Nedensiz girilen bir yol ne kadar uzun olabilir, diyelim ki varsın up uzun olsun, varsın anlamsız, varsın çaresiz, varsın bir o kadar yalnız olsun. Sonunu düşünmek mi, amaaaan boş versene, neyi, ne zaman, kim için seçtik ki? Bir yabancı olalım bu yolda, duvarlara dokunmayalım, hiçbir şey söylemeyelim, öylece içinden geçelim ve anlamsız bakışlar bırakalım sadece.
Bugün hissettiğin, bugün sende olan, bir öz keşfedilmeyi bekleyen bırak yalnız kalsın, bırak çaresizliği hissetsin son nefesinde, mırıldanmayı tatsın artık. Kocaman yalanlar arasında öğretilen gerçeklerde bulması beklenmez zaten kendisini, bırak tek kalsın artık. Çevresinde bir kalabalık..amaaan gülerim ben o kalabalığa, bir anlam yüklemek gerekirse nedensizlik içerisinde kendisini savunan bir hiçlik belki ardı ardına sığmayan. Kelimelerin anlamı ancak söylendiğinde mi gizli yoksa söylenmeyi bekleyen hikayelerde mi? Bunları düşünmek ise başlıca bir yalan sonu kestirilmeyen.
Bir yıldız kayıyor neden bilinmez, belki de bilinmez sandığımız ama artık nedenini sorgulamak için geç kalınan bir yıldız. Bir gökyüzü betimlemeye çalıştığımız; ama her seferinde yanlışa düştüğümüz ve düşlerimiz içerisinde kaybolan bir yıldız.
Sonunda gündüzün geleceğini bildiğimiz bir gece ve sonunda gecenin geleceğini bildiğimiz bir gündüz ise yaşadığımız varsın bilmeyelim geceyi gündüzü, varsın yıldızları tanımlamayalım, öylece gelsin geçsin, hissettirsin kendini ve geçsin gitsin anlamsızlıklar içerisinde. Biz de dokunmayalım, hissetmeyelim, sadece var olduklarını bilelim amansızlık içerisinde ve sonra biz de kaybolalım artık; ne zaman, ne için geri döneceğimizi bilmeden yok olalım...
el Volcán
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder